Öldükten sonra bile yaşayabilen canlılar | İlginç bilgiler | Aklında olsun

Опубликовано: 09 Январь 2020
на канале: Hayvanlar Alemi - Aklında Olsun
157,776
1.4k

Bilimsel açıdan, tüm biyolojik fonksiyonların geri dönüşü olmaksızın işlevlerini temelli yitirmesine ölüm denir. İnsanoğlu ölümle ilk karşılaştığı andan itibaren onu anlamlandırmaya çalışmıştır. Tıpkı hayata gelişini de anlamlandırmaya çalışması gibi. Yeryüzünü paylaştığımız diğer canlılar ise hayatı ve ölümü anlam karmaşasına sokmak yerine sadece yaşarlar! Doğa koşullarına kendilerini adapte edebilen müthiş canlılar, insanlar tarafından zarar görmediği sürece yaşamlarını huzurla sürdürmeye devam eder.

Gelin şimdi, öldükten sonra yaşamını sürdürebilen diğer canlılara bir göz atalım!

HAMAMBÖCEĞİ
Diğer tüm böceklerden farklı olarak hamamböcekleri asırlardır soyu tükenmeyen tek böcek türüdür. Herhangi bir saldırı esnasında ölü taklidi yapma yetenekleri sayesinde birçok tehlikeyi atlatabilirler. Çernobil ya da Hiroşima’da yaşanan büyük olayları sonrasında bile hayatta kalabilen hamamböceklerinin, çok yavaş hücre döngülerine sahip olması ve metabolizmalarını yavaşlatarak tam 1 ay nefeslerini tutabilmeleri sebebiyle tüm zorlu koşullara ve olaylara dayanıklı oldukları düşünülür. Hamamböceklerinin kafası koptuğundaysa “ölürler herhalde” diye düşünebilirsiniz. Ancak hayır, onların nefes almak için kafalarına ihtiyaçları yoktur. Segmentli vücut yapıları nedeniyle oksijen girişi sağlayan küçük delikleri vardır. Bu şekilde tam 1 hafta daha yaşayabilirler! Tabi buna yaşamak denirse!

YILAN
Neredeyse hiç kimsenin karşılaşmak istemediği tehlikeli ve sinsi canlılardan biridir Yılan! Saniyeler içinde ölümünüze sebep olabilecek bir zehri taşıyan yılanlar, 3 hatta 5 parçaya bölünmüş olsa bile 1 saat boyunca yaşamaya devam edebilir! Metabolizmalarının ve kan akışının bir insanınkine oranla çok daha yavaş olması sebebiyle yılanın beyni, kafasını kopardığınızda dahi çalışmaya devam eder. Hatta kaslarına zarar gelmediği müddetçe size bir ölüm öpücüğü bile kondurabilir!

RANA KURBAĞA
Kış mevsimi geldiğinde hayvanlar alemindeki her bir hayvan farklı yaşam koşullarına ayak uydurmak zorunda kalır. Ağaç kurbağaları olarak da bilinen Rana Kurbağa ise kış aylarında kendini 6 ay boyunca dondurup mevsim düzeldiğinde kendini yeniden hayata döndürebilir! Bu akıl almaz yeteneğin sırrı, bilim insanları tarafından hala araştırılıyor! Bazı sonuçlara göre Rana Kurbağası’nın kanında “doğal antifiriz” bulunur. Soğuk havalardaki buz kristalleri bu kurbağaya değdiği anda derisi donar ve vücudu neredeyse darbe alınca kırılacak kadar sertleşir. Hemen ardından nucleating proteinler sayesinde kandaki suyun donmasını sağlar. Bu esnada karaciğeri fazla miktarda glikoz salgılamaya başlar. Bu glikoz boşalan hücrelerin içini doldurur ve soğuk sebebiyle fazla su çekilmesini engeller. Aksi takdirde suyun tamamının çekilmesi kurbağayı öldürür. Ancak salgıladığı glikoz sayesinde hücrelerinin içi hiçbir zaman donmaz… Havalar ılıdığında ise emilen su, hücrelere geri döner, kalp atışları ve kan dolaşımı yeniden başlar. Böylece Rana Kurbağa tekrar nefes alıp vererek hayata geri döner! Yarı ölüm yaşayan bu hayvandaki özellik acaba insanlarda da olamaz mı dersiniz?

AHTAPOT
Denizaltı canlılarının belki de en ilginç türü olan, hatta uzaylı olduklarına neredeyse inanacağımız ahtapotlar omurgasızlar familyasındaki en zeki hayvanlardır. Hatta onların çok zeki olduklarını kanıtlayan bilim insanları sayesinde bugün birçok ülkede anestezi verilmeden üzerlerinde herhangi bir cerrahi işlem yapılması yasaklanmış durumdadır. Ayrıca kamufle yetenekleri sayesinde tehlikeleri atlatabilir, ömürlerine ömür katabilirler. Ahtapot, kollarından birinin ya da birkaçının kopması ile ölmez. Aksine kopan parçalar çok uzun süre suda canlı kalabilirler. O da kendisine, yeni kollar oluşturmaya başlar. Kolların vücuttan bağımsız olarak yaşayabilmesini bilim insanları; ahtapot nöronlarının %80’inin uzuvlarında barındırması sebebiyle olduğunu açıklıyor. Ayrıca ahtapotların 3 tane kalbi vardır. Biri durduğunda diğer ikisi devreye girer… Siz yine de onları üzüp kalplerini kırmayın!

BAŞI KESİK HOROZ MIKE
1945 yılında Kolorado’da Llyod Olsen ismindeki bir çiftçi, horozlarından birini akşam yemeği niyetine yemek için başını keser. Ancak kafası kopan horoz, sanki az önce başı vücudundan ayrılmamış gibi hareket etmeye, sağa sola kaçışmaya devam eder. Horozun günlerce bu şekilde hayatta kaldığını fark eden Llyod ona Mike ismini takar ve onu evcil hayvanı haline getirir. Llyod, bir damlalık yardımıyla sıvı yiyecekleri direkt yemek borusuna iletip boğazında oluşan mukusları da şırıngayla temizleyerek Mike’ı tam 2 sene boyunca hayatta tutar. Döneminde, Utah Üniversitesi profesörleri tarafından araştırıldığında, Mike’ın kafasının kesilme anındaki balta hareketi öyle profesyonelce gerçekleşmişti ki horozun beyin sapı ve şahdamarı hiçbir zarar görmemişti! Böylece kalp atışı, kan dolaşımı ve nefes alma gibi hayati fonksiyonlarını rahatlıkla gerçekleştirebiliyordu! Horozların beyinleri o kadar küçüktür ki her an beynini kaybettiğinin bile farkına varamayan bir horozla karşılaşabilirsin!
#aklındaolsun