ÖRÜMCEKLER İLE OTBİÇENLER ARASINDAKİ FARKLAR
Örümcekler, günümüzde tüm dünyaya yayılmış yüz on bir familya ve yaklaşık kırk beş bin tür ile muazzam çeşitliliğe sahip bir hayvan grubudur. Vücutları genellikle ön ve arka kısım olarak iki ayrı biçimde incelenir. Bunlardan prosoma denilen ön kısım, genel olarak hareket, duyu, besin alımı ile ilgili organları barındırırken; arka kısım sindirim, solunum, dolaşım ve ağ yapımıyla ilgili organlar taşır. Bu iki kısmı bağlayan gövdeye ise pedicel (pedisel ) adı verilmektedir.
Öte yandan otbiçenler, çoğu zaman örümcekle karıştırılan ve “örümceğimsiler” sınıfına bağlı bir eklembacaklı türüdür. Biyologların yapmış olduğu araştırmalara göre dünya çapında toplam altı bin altı yüz elli türe sahiptirler. Bilim insanlarına göre vücut yapıları ve sıcaklık ihtiyaçları dolayısıyla sadece Antartika bölgesinde yaşayamazlar.
Peki otbiçenler ile örümceklerin karıştırılmasının sebepleri nelerdir? Yani bu karışıklık sadece görünümlerinden mi kaynaklanır yoksa orta başka bir sebep mevcut mudur?
Hayvanlar aleminde yine muhteşem bir yolculuğa hazır mısınız? İşte karşınızda örümcekler ve otbiçenler arasındaki sıra dışı farklılıklar!
TÜR FARKLILIKLARI
Örümcekler ile sık sık karıştırılsalar da aslında otbiçenler “Yalancı Akrepler”, “Deve Örümcekleri” ve “Akrepler” takımlarıyla yakın akrabalık içerisindedirler. Her ne kadar Deve Örümcekleri ile isim benzerliği taşısalar da “sarıkız” veya “böğü” ismiyle bilinen bu sevimli dostlar aslında birer örümcek dahi değildirler. Kendileriyle en çok karıştırılan örümcek türü ise Folsidae ailesinden olan ince uzun bacaklı örümceklerdir.
İŞLEVSEL FARKLILIKLAR
Örümcekler ağ örmek ve onun üstünde gezinebilmek için yaratılışları gereği 6 ila 8 gözlü olarak doğada yer alırken, otbiçenlerin toplamda iki adet gözleri mevcuttur.
Doğa bilimcileri ve biyologlar tarafından aktarılan bilgilere göre bu canlıların aralarındaki en büyük fark, örümcekler ağ salgılayabilme özelliklerine sahipken otbiçenlerin bu özellikten yoksun olmalarıdır.
Kendilerini korumak için ailesinde zehirli türlerini de barındıran örümceklere karşı olarak otbiçenlerin hiçbir türü zehirli değildir.
BİRAZ DA DAVRANIŞ DİYELİM!
Otbiçenler, örümcekler gibi ağ öremedikleri ve iyi bir görüş açısına sahip olmadıkları için avlarını pusuya düşürerek avlarlar ve arka bacaklarını avlarından veya herhangi bir tehlike tarafından gelen titreşimleri algılamak için duyu organı amacıyla kullanırlar.
Örümcekler, doğada asla bir arada görülmeyen ve hayatlarının her döneminde yalnız yaşayan türlerdir. İşte gece yaşayıp sabah dinlenmeye bayılan otbiçenlerle aralarındaki diğer büyük farklılıkta buradan gelir çünkü hepsi olmasa da bazı türleri onlarca hatta yüzlerce otbiçen aynı yerde yaşayabilirler. Bu toplanma davranışı onları avcılardan koruyan ve çiftleşme dürtüsünü hareket geçiren bir davranıştır.
ŞİMDİ DE DÜŞMANLARDAN KORUNALIM!
Otbiçenler, bir avcı tarafından fark edildiği ve tehlike yaratan bir durumda ölü taklidi yaparken örümcekler kaçma ya da zehirleri varsa sokma davranışı ile hareket ederler. Fakat bu ölü taklidi bazı örümcek türlerinde de görülen bir özelliktir.
Otbiçen dostlarımız bir avcıyla karşılaştığında hiçbir örümcek türünde bulunmayan bir davranış daha sergilerler: Ototomi! Bu davranış avcıyla karşılaşıldığında ondan kurtulmak amacıyla uzuv bırakma davranışı olarak tanımlanmaktadır. Otbiçen ve türleri o sırada bacaklarından birini feda ederek zaman kazanırlar. Bu bacaklar bir süre bulundukları yerde hareket etmeye devam ederler ancak kaybedilen uzuv birkaç saat içerisinde tamamen kullanılamayacak duruma gelir. Bu da canlının hız, avlanma, avı tespit etme gibi becerilerini olumsuz kılar.
Gelelim örümceklere: Bu saldırgan hayvanlar düşmanlarından korunmak için çok çeşitli yollara başvururlar. Örneğin Güney Asya’da yaşayan örümcek türleri yaptığı büyük ve dairevi ağının ortasında durur. Bu duruş örümcek yiyen kuşlar için kolay bir hedef teşkil eder. Örümcekler, düşmanlarını yanıltmak için birkaç adet sahte ağ merkezi tesis ederler. Yediği avlarının kalıntılarını da ağ merkezlerine takarak tıpkı bir “cansız manken” görünümü verirler.
Başka bir örümcek çeşidi de topladıkları diken ve ağaç kabuklarının üzerlerine zehirlerini boşaltarak ortalarına geçerler. Dolayısıyla olası bir saldırı esnasında düşmanlar o kabukları ve dikenlere dokunacakları için anında felç geçirerek birkaç saat içerisinde ölümleri gerçekleşir.
Kısacası ne otbiçenlerle ne de örümceklerle çok uğraşmamak gerekir!
#aklındaolsun
#hayvanlar
#hayvanlaralemi
#hayvandunyasi
#hayvanlarindunyasi
#sevimlihayvanlar
#hayvanlarikoruyalim