Sebastiao Salgado 1944 yılında Brezilya’da sekiz çocuklu bir ailenin altıncı çocuğu olarak dünyaya geldi. Kırsal bölgede büyüyen Salgado hayatının ileriki döneminde bu yaşadıklarının onun fotoğrafçılığını farklı bir şekilde etkileyeceğinden habersizdi. İlerleyen yıllarda eğitimine devam etmek için Sao Paulo’ya iktisat okumak için gitti.
1967 yılında fotoğrafçılık kariyerinde büyük bir öneme sahip olan eşi Lelia Wanick Salgado ile hayatını birleştirdi. Kariyerine çeşitli eğitimleri de ekleyerek 1970 yılında Londra’ya yerleşti. Bu süreçte Brezilya’nın si-yasi ve politik olayları bu kararları vermesinde etkili olmuştu. Londra’da iktisatçı olarak, sıklık-la Afrika bölgesine seyahat etmesini gerektiren bir şirkette çalışmaya başladı. Fotoğrafçılıkla tanışmasına sebep olacak olan Afrika’ya yaptığı seyahat 1973 yılında gerçekleşti. Bu seyahat için eşinden aldığı fotoğraf makinesiyle çektiği fotoğrafları gördükten sonra artık başka bir meslek yapmak istemediğine karar verdi ve bütün ilgisini fotoğrafçılığı yöneltti. İlgisi o kadar büyüktü ki halihazırda çalıştığı işi bırakarak serbest fotoğrafçı olarak çalışmaya başladı. Daha sonradan Paris’e yerleşerek burada yaptığı işlerle kısa sürede adından söz ettirmeye başladı. Dünyaca tanınan yayın kuruluşları olan Time, The Sun, Stein gibi ajanslarda işlerini yayınlattı. Daha sonra sırasıyla Sygma, Gamma ve Magnum fotoğraf ajanslarına katılarak belgesel fotoğrafçılık alanında çarpıcı işler ortaya koydu. O dönemde Angola ve Mozambik gibi ülkelerin yaşamakta olduğu savaşı ve birçok olayı görüntüledi. Hatta Magnum fotoğraf ajansını da batmaktan kurtarmıştı.
Bu olaya kısaca değinecek olursak, dönemin Amerika Birleşik Devletleri başbakanı Ronald Reagan’ın konuşması sırasında uğradığı silahlı suikasti fotoğraflamayı başaran tek kişi olarak Sebastiao Salgado tarihe geçti.
Hali hazırda Magnum ajansına bağlı olan Salgado ajansın ekonomik sıkıntılar çektiği dönemde ciddi bir maddi gelir elde etmesini sağlamıştı. Bu olay aynı zamanda Salgado’nun da dünya çapında tanınmasına sebep olmuştu. Sebastiao Salgado bence, dünyayı değiştiremeyeceğinin farkında olan fakat provoke edeceğine emin olan bir güç olarak hala aramızda. Hatta bir röportajında çektiği fotoğrafların insanlar için sadece güzel olarak değerlendirilmesini başarısızlık olarak gören biriydi ve ona göre fotoğraf,
bakan kişinin kendi acısıymışçasına bir şeyler yapma isteği duymasına neden olmalıydı. Belgesel fotoğrafçısının herhangi bir şeyin güzel fotoğraflarını çekme gayesi taşımaması gerektiğini düşünen Salgado; belgesel fotoğrafın bizi sarsması ve bir takım olayları sorgulamamıza sebep olması gerektiğini savunan bir anlayışa sahiptir ve yaşadığımız gezegende olup biten her şeyin gösterilmesinin taraftarıdır...
Devamını www.aralikmag.com adresinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.
------
Metin Yazarı: Hüseyin Özbudun
Seslendiren: İlker Şimşekcan
#toprağıntuzu #sebastiaosalgado #belgeselfotoğraf