YÜZ ÜLKEDE YÜZ TÜRKÜ ÇIĞIRMAK
IN 100 COUNTRIES 100 SONGS
Henüz soyut düşünme yeteneği gelişmemiş bir çocuktum. Benden yaşça büyük oyun arkadaşlarım, yaptığım bir yaramazlık üzerine beni cehennemle tehdit ediyorlardı. Korkmuştum, köşeme çekilip biraz düşündükten sonra: "Allah beni cehenneme atarsa, kaçabilirim ki!" diye çıkıştım. Arkadaşlarım, toprağı kazıp içine taş dolduruyorlar, sonra da tekrar taşları çıkartıyorlardı, aklımın ermediği bir oyundu oynadıkları. İçlerinden birisi gülerek bana döndü ve: "Kaçamazsın, seni oraya zincirlerle bağlayacaklar!" dedi. Bu cevaptan memnun olan diğerleri, zevkten dört köşe olmuşlardı. Defalarca göz göze gelip gülüşüyorlardı. Bana kapak yaptıklarını düşünüyorlardı. Bunun üzerine: "O zincirler eninde sonunda bir gün ateşte eriyecek, işte o gün kimse beni tutamaz." dediğimi hatırlıyor gibiyim. Bu sözleri yüksek sesle mi söylemiştim, yoksa köşemde korku içinde kaygılanırken kafamın içinde kurduğum, cehennemden kaçış planının bir hayali miydi, bilmiyorum; ama kesin hatırladığım bir şey vardı. Verdiğim cevab her ne idi ise, onların hoşuna gitmemişti, az önceki gülüşmeler yerini suratlardaki ciddiyet ifadelerine bırakmıştı. Ben bir çocuktum ve bu şekilde konuşuyor olmam çok tehlikeliydi. Allah'ın zinciri yanmaz bir zincirdi. Bir daha böyle konuşacak olursam babama söyleyeceklerdi. Böylece uzayıp giden, uzun ve sıkıcı bir vaazdan sonra, oynadıkları aklımın ermediği oyuna, tekrar döndüler.
O arkadaşlar nerdeler şimdi bilmiyorum. Bugün onlarla karşılaşma imkanım olsaydı, onlara şunları söylerdim: Allah'ın zincirleri yanmaz belki; ama birbirimizi seversek, insanı merkeze koyarsak ve hep beraber gülersek Cehennem bizden korkup kaçacaktır."